Sizin En Hayırlınız Kur'ân-ı
Öğrenen ve Öğreteninizdir. (Hadis)
Kur'an-ı Kerim

Geri Dön

Duhan Suresi Elmalılı Hamdi Yazır Meali (Duhân Sûresî)

حم. (١)

1-) Hâ, mîm.

وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ. (٢)

2-) O apaçık Kitab'a andolsun ki,

إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ. (٣)

3-) Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız.

فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ. (٤)

4-) O gecede her hikmetli iş tarafımızdan ayrılır.

أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ. (٥)

5-) Bir emir olarak. Peygamberler göndeririz.

رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ. (٦)

6-) Rabbin tarafından bir rahmet olarak. Şüphesiz ki O, herşeyi işitir ve bilir.

رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ. (٧)

7-) Siz eğer kesin olarak inanıyorsanız, iyi bilin ki Allah göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir.

لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ. (٨)

8-) Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O hem yaşatır, hem öldürür. O sizin de Rabbiniz, sizden önceki babalarınızın da Rabbidir.

بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ. (٩)

9-) Fakat kâfirler bir şüphe içinde oynayıp eğleniyorlar.

فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ. (١٠)

10-) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azabdır.

يَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ. (١١)

11-) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azabdır.

رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ. (١٢)

12-) O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz" derler.

أَنَّى لَهُمُ الذِّكْرَى وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِينٌ. (١٣)

13-) Onlar için bunu düşünüp öğüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir de peygamber gelmişti.

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ. (١٤)

14-) Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu öğretilmiş bir delidir." dediler.

إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ. (١٥)

15-) Biz o azabı sizden birazcık kaldırırız. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.

يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى إِنَّا مُنْتَقِمُونَ. (١٦)

16-) Biz o büyük şiddetle çarptığımız gün mutlaka intikamımızı alırız.

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ. (١٧)

17-) Andolsun ki, biz onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik. Onlara çok kıymetli bir peygamber gelmişti.

أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ. (١٨)

18-) O peygamber onlara şöyle demişti: "Esaretiniz altındaki Allah'ın kullarını bana teslim edin. Çünkü ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

وَأَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ إِنِّي آتِيكُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ. (١٩)

19-) Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Şüphesiz ki ben size apaçık bir delil getiriyorum.

وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ. (٢٠)

20-) Gerçekten ben, beni taşlamanızdan dolayı benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım.

وَإِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ. (٢١)

21-) Eğer siz bana iman etmezseniz hemen yanımdan uzaklaşın."

فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَؤُلَاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ. (٢٢)

22-) Musa: "Şüphesiz ki bunlar suçlu bir kavimdir." diyerek yardım etmesi için Rabbine yalvardı.

فَأَسْرِ بِعِبَادِي لَيْلًا إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ. (٢٣)

23-) Allah buyurdu ki: "Kullarımı geceleyin yürüt. Çünkü siz takib edileceksiniz.

وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ. (٢٤)

24-) Karşıya geçince denizi olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur."

كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ. (٢٥)

25-) Onlar neler bırakmışlardı, ne bahçeler, ne pınarlar!

وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ. (٢٦)

26-) Ne ekinler, ne güzel kaynaklar,

وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ. (٢٧)

27-) Ve içinde eğlenip durdukları nice nimetler ve refah!

كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ. (٢٨)

28-) İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık.

فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ. (٢٩)

29-) Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.

وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ. (٣٠)

30-) Andolsun ki biz İsrailoğullarını o aşağılayıcı azabdan kurtardık.

مِنْ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِنَ الْمُسْرِفِينَ. (٣١)

31-) Firavun'dan da kurtardık çünkü o üstünlük taslayıp haddi aşan bir zorbaydı.

وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ. (٣٢)

32-) Andolsun ki biz onları bilerek o zamanki alemlere üstün kıldık.

وَآتَيْنَاهُمْ مِنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُبِينٌ. (٣٣)

33-) Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.

إِنَّ هَؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ. (٣٤)

34-) Gerçekten şu kâfirler diyorlar ki:

إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَى وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَرِينَ. (٣٥)

35-) "Bizim ilk ölümümüzden başka bir şey yoktur. Biz tekrar diriltilecek değiliz.

فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ. (٣٦)

36-) Eğer siz doğru söyleyen kimselerseniz babalarınızı bize getirin."

أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ أَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ. (٣٧)

37-) Onlar mı daha hayırlıdır, yoksa Tükba kavmi ile onlardan öncekiler mi? Biz onların hepsini de helak ettik. Çünkü onlar suçluydular.

وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ. (٣٨)

38-) Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.

مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ. (٣٩)

39-) Biz onları hak ve hikmetle yarattık. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ. (٤٠)

40-) Şüphesiz ki hakkı batıldan ayırd etme günü onların hepsinin bir araya toplanacağı gündür.

يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَنْ مَوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ. (٤١)

41-) O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Onlara yardım da edilmez.

إِلَّا مَنْ رَحِمَ اللَّهُ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ. (٤٢)

42-) Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.

إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ. (٤٣)

43-) Gerçekten zakkum ağacı,

طَعَامُ الْأَثِيمِ. (٤٤)

44-) Günahkârların yemeğidir.

كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ. (٤٥)

45-) O pota gibi karınlarda kaynar.

كَغَلْيِ الْحَمِيمِ. (٤٦)

46-) O, kızgın bir sıvının kaynaması gibidir.

خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَى سَوَاءِ الْجَحِيمِ. (٤٧)

47-) Allah meleklere şöyle emreder. "Şunu tutun da Cehennem'in ortasına sürükleyin."

ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ. (٤٨)

48-) "Sonra onun başının üstüne kaynar su azabından dökün."

ذُقْ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ. (٤٩)

49-) Ona şöyle denir! "Tat bakalım azabı! hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün.

إِنَّ هَذَا مَا كُنْتُمْ بِهِ تَمْتَرُونَ. (٥٠)

50-) İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur."

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ. (٥١)

51-) Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar.

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ. (٥٢)

52-) Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِلِينَ. (٥٣)

53-) Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak otururlar.

كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ. (٥٤)

54-) İşte böyle, biz onları ayrıca iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz.

يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ. (٥٥)

55-) Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler.

لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ. (٥٦)

56-) Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.

فَضْلًا مِنْ رَبِّكَ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ. (٥٧)

57-) (Bunların hepsi) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir.) İşte büyük kurtuluş budur.

فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ. (٥٨)

58-) Biz Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar.

فَارْتَقِبْ إِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ. (٥٩)

59-) Artık sen onların başlarına gelecekleri bekle: Çünkü onlar da bekleyip durmaktadırlar.

İlginizi çekebilir


Hakkında

© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz (eski adıyla kuransitesi.com) kişisel blog sitesidir. Tüm Hakları Saklıdır.